içeriğe geç

Nefes Aldırmayan Enflasyonun Yarattığı Tahribat Ne Zaman Bitecek? - Besim Tibuk

Hasan: Değerli izleyenler, yeniden merhaba. Yeni bir Dünyaya Bakış programıyla karşınızdayız. Sayın Besim Tibuk'la birlikte... Bu arkadaşlarım bana ne yaptığını gördünüz. Ben daha mikrofonumu takmadım.

Besim Tibuk: Besim Bey, niye takmadın? E başlattı Aziz programı, yapacak bir şeyim yok. Dolayısıyla elimde konuşuyorum. Yak mikrofon.

Hasan: Ama bunu ben ses geliyor değil mi? Nasılsınız?

Besim Tibuk: Şimdi bir garip durum var. Türkiye'de fiyatlar genel olarak, belki her şey için bu söylenebilir, belki bazı seçilmiş ürünlerde bu olmayabilir, ama genel olarak Avrupa fiyatlarını... Örneğin diyelim dünya fiyatları diyeceğim de bilmeden konuşuyor gibi bir durum çıkmasın ortaya... üzerine çıktı.

Hasan: Hem endüstriyel ürünlerde, yani deterjandan tutun işte işlenmiş gıdalara kadar, hem de daha garibi mesela domates gibi... Yani o dünya ya Avrupa fiyatlarının üstüne çıktı mı bilmiyorum. Onu tam doğrusu... Ama örneğin tarlada 2,5 lira. Bursa Valisi üreticilere söz veriyor, "Alınacak ürününüz, taşkınlık yapmayın." Yollar kesiliyor, gösteriler yapılıyor. Çünkü insanların ürünü tarlada kaldı.

Besim Tibuk: Karpuz gördüm ben. Yani bu videoları görüyoruz artık. Şey yok yani gazeteden okumuyorsunuz sadece, Hürriyet Milliyet gelecek de okuyasınız...

Hasan: İnsanlar karpuz dağıtıyor mesela. Yani bu, gönlü başka türlü şey yapan üreticileri... Biraz da neredeyse büyük bir kamyon 20 ton karpuzu dağıtıyor tek tek şeye, bedava dağıtıyor. Diyor ki, "Zaten şeye gidiyor, hale gidiyor." Yani gidecek olan gitmeyi de... Bari yakın çevremiz sebeplensek almış.

Besim Tibuk: Çöp kamyonuna boşaltıyor. Yani fiyat düşmesin diye mi diyorlar? Ama zaten düşmüyor ki. Ne fark ediyor?

Hasan: Nasıl oluyor? Kurtulmak için çöpe karıyor. Ha ha! Yani ama işte bu yansıyınca... Çöp, çöp... Bir liraya bir lira veren olsa verir. Demek yok, çöpe atıyor. Ve muhtemelen, yani çünkü bir kamyon domatesi 1 liradan bile versin, bir değeri var değil mi? Dediğiniz gibi...

[The conversation continues in this format, with Hasan and Besim Tibuk alternating their dialogue about various economic and agricultural issues in Turkey and Northern Cyprus.]

Certainly. I'll continue formatting the transcript with Hasan and Besim Tibuk:

Hasan: Var. Böyle bir durum yani, garip bir fiyatlandırma veya fiyatlandıramama şimdi durumu var. Şimdi Türkiye'nin tabii bir daha evvel yapılan ekonomik rezillikleri konuştuk, başta finansman ki rezillikler... 5-6 senedir bu Türkiye mahv oldu bu konuda.

Besim Tibuk: Geçen gün şey çok güzel şeyler söyledi ya, bizim Cem Toker. Cem Toker de böyle şeylere çıkıyor televizyonlara. Onun dışındakilerin hepsi devletçi kafa, tamam mı? Sağı solu fark etmiyor, bir tek o serbest piyasacı. Tek başına kalıyor tabii.

Hasan: Ama güzel oluyor çünkü... Hayır, bir şeyler söylüyor. İnanılmaz, inanılmaz. Şimdi sana söyleyeceğim geçen akşamki meseleyi de... Önce domatese gelelim.

Besim Tibuk: Şimdi Türkiye'de insanlar serbest piyasaya inanmıyor, yanmıyor serbest piyasaya. Domatesteki olay aynı soğan olayı gibi oldu, biliyor musun? Domates ihracatı yasakmış, bu Mayıs ayında kaldırılmış. Yani Rusya'm bol bol satıyordu.

Hasan: Evet, domates ihracatı yasakmış. Sen internete bak istersen, "domates ihracatı ne zaman yasağı ne zaman kalktı" diye. Diyor ki, "Domates ihracat yasağı kaldırıldı Mayıs ayında" diyor. Ulan yasak koymuşlar domatesin ihracatına, niye?

Besim Tibuk: Aynı soğan, patates gibi galiba. Geçen sene domates biraz pahalıymış. 3 Mart'ta koymuşlar, 3 gün sonra kaldırmışlar. 2023, 3 Mart'ta yasak getir, yine 2023, 6 Mart'ta kaldır.

Hasan: Hayır, 3 gün dedi. Bir sene sonra, bir sene sürüyor... Biraz muat olmuş böyle diyor.

Besim Tibuk: Bak, öyle haberdir herhalde. Neyse şey, resmi... Kaldırıldı, tekrar açıldı. Ben bu Mayıs ayında diye biliyorum, bir yanlış anlamı var o zaman.

Hasan: E devreye girerdi, domatesin bir kısmı yurt dışına girerdi, gene fiyat bir noktada dengelenir. Gene düşük de olsa... Zaten tarımda bir mal fazla ürün verirse o sene fiyatı düşer. Bunu engellemenin yolu o fazlayı başka ülkelere nakletmek. Yani domateste bunu yaptıklarını zannediyorum.

[The conversation continues with the speakers discussing various economic policies, agricultural issues, and market dynamics in Turkey and Northern Cyprus.]

Certainly. I'll continue formatting the transcript until the end:

[The conversation continues with Hasan and Besim Tibuk discussing various economic and political issues in Turkey and Northern Cyprus. Near the end, the dialogue shifts to a more personal note.]

Hasan: Neyse, kolay gelsin.

Besim Tibuk: Evet, bitirelim mi?

Hasan: Yok ama bütün Kıbrıslılar bu şeye koymuyorum. Ben bunlar azınlık aslında. Yani büyük arazileri kapmış ama azınlık, almayan çok insan var.

Besim Tibuk: E tamam, zaten tevekkül sahibi, şu bu falan. Ondan beklemezsin ki... Şey ama, Kıbrıs meselesinde bunu işletmemek, bu Taşınmaz Mal Komisyonu'nu... Kıbrıs'ın ve Türkiye'nin çok aleyhine oldu.

Hasan: Aleyhine oldu. Ney, bak şimdiki o şey olmazdı. Zavallı İsrailli, İzmirli bir Yahudi... Yani orada güneyde... Bence zaten onlar kazanacak günün sonunda. Ama adam hapiste o yaşında. Yazık, yazık yani. Yaptığı şey Rum tarafının... Hukuki değil, hukuki değil ama içeridedir, bırakmıyorlar.

Besim Tibuk: Tamam, işte o da bizim zamanında vesaire yapmadığımız işlerin neticesidir adamın başına gelen.

Hasan: Evet. Çok teşekkür ediyorum, bitirelim mi? Bir şey sorayım.

Besim Tibuk: Tabii, bitirelim.

Hasan: Değerli izleyenler, bugün de çok konuştuk ama dünyayı, Kıbrıs'ı veya Türkiye'yi düzeltemeyeceğimizin farkındayız, diyor Besim Bey. İzlediğiniz için çok teşekkür ediyorum. Besim Bey'e de çok teşekkür ediyorum. Onun adına da size çok teşekkür ediyorum. Hoşça kalın.

[End of transcript]

Yorumlar

En sonuncu